22 Ağustos 2013 Perşembe

Kendi

Kendi şansımızı nasıl kendimiz yaratıyorsak, kendi kuyumuzu da kendimiz kazarız. Bu hep böyledir. Onu bırakıp gitmiş sevgilisini hala çaresizce takip eden pek çok kız var. Aslında hepimiz öyleyiz. İlişkimiz 1 günlük de olsa 1 aylık da 1 senelik de, ne olursa olsun takip ederiz. Aşık olmayabiliriz. Ona karşı ne hissettiğimizi bile bilmiyoruzdur çoğu zaman. Belki de hiçbir şey hissetmiyoruzdur ama onu takip etmek, şimdiki söyleyişle 'stalklamak', boynumuzun borcudur. Ona bakarken araya karışan insanlara bakarız. Kızlara bakarız. İçten içe o minik fotoğraf açılana kadar 'lütfen çirkin olsun'u tekrarlarız. Kızdan emin olamazsak bir de onaylatırız arkadaşlara çirkin amk buna mı bakıcak deriz. Arkadaşımız bunu bize yaptığında çok abartıyorsun deriz ama aynılarını yaparız. Hatta rutine bağladığımız adamlarımız vardır stalklamak konusunda. Günde bir doz stalklamazsak eksik hissederiz. Biz onları bu kadar düşünürüz, peki ya onlar bizi? Akıllarına bile gelmiyoruzdur kimisinin. Belki geliyoruzdur ama kim bilir ne olarak nasıl ve ne sıklıkla.. İşte bunlarla kazarız kuyumuzu. Güzel, manikürlü tırnaklarımızla kazarız iğrenç, kara toprağı. Ama bazen inmek gerekir daha yukarıya çıkabilmek için. Aynı saç gibi; kırıklarını aldırman, kesmen gerekir ki daha canlı, daha güzel uzasın.

Yeşil çayla gelen efkar derim noktayı koyarım. 

Adios

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder